17 Haziran 2014 Salı

AHHH ORADA BENDE OLSAYDIM...

Bazı yerler vardır hani görür görmez burada olsam diye can atarsınız. Kimisi masmavi bir sonsuzluğu tattırır size, kimisi doğanın güzelliğini sunar. Sanki dünyanın bir parçası değildir orası. Bambaşka bir zamana aittir sanki. İşte onlardan birkaçı..






BİLİMİN GELDİĞİ SON NOKTA:BAKTERİLERDEN PORTRELER YAPMAK

Bilim; ucu bucağı olmayan çok yönlü bir dünya...Bu çok yönlü dünyada benim ilgimi en fazla bilimin sanatsal boyutu etkiliyor sanırım. İşte buna güzel bir örnek...
Her şeyden portre yapmanın mümkün olduğu günümüzde, bakterileri sanat uğruna kullanan mikrobiyolog  Zachary Copher, lise yıllarında kariyerinin bilimde gizli olduğunu keşfediyor. Bilimin derinliklerinde raks eden Copher, işinin sanatsal yönünü fark ediyor. Zachary Copher çalışması ile ilgili olarak “Mikroorganizmalarla görünür, insanların hoşuna gidebilecek sanatsal projeler yaratmak beni büyülüyor" diyor.




































Sanatçı, önce bakterileri bir alana yerleştiriyor, zamanla onların büyüdükçe ve çoğaldıkça bir portreye dönüşmesini sağlıyor. Eğer bu fikir kafanıza yatmadıysa komedyen Stephen Fry’ın portresinin nasıl oluştuğunu buradan izleyebilirsiniz

14 Haziran 2014 Cumartesi

La La La - Naughty Boy ft. Sam Smith (Violin & Piano Cover)




Hep yabancılar mı güzel cover yapacaklar? Bu şarkıyı bir de böyle dinleyin... 3 ü de Türk ve bence mükemmel olmuş:)

Mutsuzluğumu yeterince hak etmek için geri döndüm ve kilometrelerce yürüdüm...

Mutsuzluğumu hak etmek için geri döndüm ve kilometrelerce yürüdüm...Demiş şair Cemal Süreyya...Hepimizin başına gelmiştir ya hani az çok. Ucundan kıyısından da olsa böyle düşünmüşüzdür belki. Kimi zaman iyi niyetimizin kurbanı olmuşuzdur fazlaca, kimi zaman iç sesimizle içimizdeki o sonsuz yola bakıp geride bıraktıklarımız ya da bırakmaya çabaladıklarımız üzerinde tartışmışızdır, kimi zaman da geride bırakamadıklarımızı ucundan tutup gün yüzüne çıkarmışızdır. Geride bırakılamayacak hiçbir şey yoktur aslında bakıldığında, her şey az çok unutulur zamanın karanlığında. Ama  mutlaka hafızamızın bir köşesinde yer edinmiştir bazı şeyler; mutsuzluklarımız, hayal kırıklıklarımız. Üstelik geçmişi sürekli anmaya meraklıysak, anıları beraberimizde yaşatıyorsak işte o zaman üzüntü de karamsarlık da beraberinde gelmiş oluyor.

İnsanoğlu mutsuzluğu hiç bir zaman hak etmediğini düşünen ve mutsuz olması durumunda bunu başka şeylere bağlayan bir varlık. Elbette ki hepimiz her türlü mutluluğu tatmak istiyoruz, yine insanoğlu doğası gereği buna aç ve muhtaç. Ancak bu dünya zıtlıkların dünyası. Nasıl ki mutluluk varsa ve her insan bunu yaşayabiliyorsa, yaşadığımız mutsuzluklarda oldukça olağan olmalı. Bu bizim bakış açımızla şekilleniyor aslında. Yapacağımız şey her ne kadar mutsuz olursak olalım, dünyada bizi daha mutsuz edebilecek şeyler olduğunu hatırlayabilmemiz ve içinde bulunduğumuz durum ne denli kötü olursa olsun buna olan inancımızı kaybetmememiz. Unutmayalım ki hiçbir şey bizden, sağlığımızdan ve sevdiklerimizden daha değerli değil..
      

11 Haziran 2014 Çarşamba

Karneni Göster, Kitabını Al! - Türkiye İş Bankası Reklamı - Cem Yılmaz 2...




               Geçenlerde televizyonda gördüğüm ve görünce işte bu!:) dediğim birkaç senedir de aşina olduğum şu reklam o kadar güzel bir şeyi hedefliyor ki...Bir cümleyle ifade edilebilecek cinsten hem de; Türkiye kocaman bir kütüphane olsun...Evet, bir çocuk uçsuz bucaksız kocaman bir dünya demek aslında. Bu kocaman dünyaya da kocaman bir kütüphane gerek:) Umarım bundan sonra böyle güzel hedefler böyle güzel kampanyalarla birleşir hep...

1 Haziran 2014 Pazar

BEYNİNİ KULLAN...



 

      Beyin; evrendeki en karmaşık olan ama müthiş bir işleyişe sahip olan nesne. Öyle ki beynimizdeki nöron sayısı ile Samanyolu Galaksisi'ndeki yıldız sayısının hemen hemen eşit olduğu söylenmekte.Her zaman araştırmalara konu olmuş, merak edilmiş fakat hala tam anlamı ile sırrı ve işleyişi çözülememiş olan bu mükemmel organı konu alan çok sayıda makale okudum ve az çok herkesin de vakıf olduğu bilgilere sahibim. Ancak şimdi beynin işleyişinden çok, Beynimizi nasıl etkin kullanabiliriz?, Uygulanabilecek basit yöntem ve teknikler var mıdır? sorularını irdeleyelim...

Öğrenmeyi kalıcı yapan, bilginin anlam kazanması ve gerektiğinde kullanılmasında en önemli etken hafızamızdır. Bu noktada beyin gücümüzü keşfederek, saklı olan bir takım potansiyelleri ortaya çıkarmak bizim elimizde. Şimdi Dünya Hafıza Şampiyonu Melik Duyar'ın sözlerine kulak verelim;

Melik Duyar, hafızayı daha iyi çalıştırmak için 3 ana unsura dikkat edilmesi gerektiğini söyler.Melik Duyar, aslında özel bir insan olmadığını, sadece beynini daha etkili kullanmayı bildiğini ifade ederek, “Hafızamızı daha iyi çalıştırmak ve gördüğümüzü veya okuduğumuzu bir daha unutmamak için 3 ana unsura dikkat etmeliyiz. Bunlardan birincisi: Orta beyindeki Hipocampus’u harekete geçirebilmek. Buna şöyle bir örnek verebiliriz. Mesela 20 gün önce yediğiniz bir yemeği çoğunuz hatırlayamazsınız. Çünkü rutin bir yemekti. Üzerinden sadece 20 gün geçmesine rağmen duygular harekete geçmediği için unutulabiliyor. Oysa üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen, başımızdan geçen üzücü bir olayı unutamıyoruz. Çünkü bu olayda duygular harekete geçiyor ve orta beyindeki Hipocampus’u çalıştırıyor. Olayda duygu varsa hafıza kaydediyor, yoksa kaydetmiyor. Yani bir olayı unutmak istemiyorsak, duygularımızı harekete geçirmeliyiz” dedi.
Hafızayı daha iyi kullanmanın ikinci önemli unsurunun, beynin sağ ve sol tarafını dengeli kullanmak olduğunun altını çizen Melik Duyar, “1982 yılına kadar bilim adamları, beynin çapraz olarak çalıştığını düşünürlerdi. Yani bir insanın beyninin sol tarafı hasar görmüşse sağ tarafına, sağ tarafı hasar görmüşse, sol tarafına felç gelirdi. Ama bu yılda, bir Amerikalı askerin beyninin sol tarafı hasar görmesine rağmen hem sağa, hem de sol tarafına felç geldi. Bilim adamları, bu olaydan sonra beynin iki tarafının da farklı çalıştığını öğrendiler. Beynin sol tarafı: Matematik, mantık, kelimeler, konuşma, lineer de çok iyiyken, sağ tarafı ise renkler, şekil, boyut, hayal gücü, düşünme de daha etkilidir. Bu iki tarafı ne kadar dengeli kullanırsak, o kadar başarılı oluruz” şeklinde konuştu.
Bilgiler arasındaki ilişkilerin daha iyi kurulabildiği takdirde, hafızanın daha etkili kullanılabileceğini ifade eden Duyar, “Bir insanın beyin hücresindeki ağlar ne kadar çok ise, o insan o kadar çok şey biliyor demektir. Bunu sağlamanın tek yolu da, bilgiler arasında ilişkiler kurmaktır. Mesela Einstein ve normal bir insanın beyni incelendiğinde, Einstein’ın beyninin örümcek ağı gibi olduğu, normal bir insanda ise bu ağların daha az olduğu görülmüştür. Buna da şöyle bir örnek verebiliriz: Ağrı Dağı’nın yüksekliğini hepimiz bilemeyebiliriz. Ama size Orta Anadolu’dan, mesela Niğde’den Kars’a doğru giderek Ağrı Dağı’na ulaşabilirsiniz desem ve Niğde ile Kars’ın plakalarını birleştirin desem bu, Ağrı Dağı’nın yüksekliği olan 5136′yı gösterir. İşte bu bilgiler arasında kurulan bir ilişkidir ve kolay kolay unutulmaz. Bazen bir ilişki kuramamak da, bir ilişkidir” diye konuştu.
Bizde günlük hayatta uygulayabileceğimiz basit yöntemlerle hafızamızı güçlendirebiliriz.
  • İnsan beyninin ayaktayken %10 daha fazla çalıştığı tahmin edilmekte. Ayrıca diğer ortamlara oranla açık hava da insan beyninin çalışma hızının arttığı yerlerden.
  • Yabancı bir dil öğrenmek ve ezber beyni güçlendiriyor. Her gün bir kaç yabancı ya da yerli bir kelime öğrenebilir veya kullanabilirsiniz. Sözlük okumak, alışveriş listesi ezberlemek yada telefon rehberindeki numaraları ezberlemek yapılabilecek aktivitelerden.
  • Zihinsel rutinlerinizi kırın. Bazen telefonu sol elinize tutun, çantanızı diğer elinizle taşıyın, evinize başka bir yoldan gidin.
  • Zihinsel jimnastik yapın. Başta sudoku olmak üzere bulamacalar çözün. satranç gibi akıl oyunları oynayın.
  • Entelektüel damak zevkinizi geliştirmek adına her gün mutlaka iyi bir özdeyiş antolojisinden bir kaç cümle okuyun. Beyninizi güzel cümlelerle besleyin.
  • Her gün bir süre sevdiğiniz müziği gözleriniz kapalı dinleyin.
  • Günde zihnimizden en az 60 bin ile 80 bin arası düşünce geçer. Bu düşünceler ne hakkında ise hayatımız ona göre şekillenir. Unutmayın en çok neyi düşünürseniz hayatınızda onu çoğaltırsınız.
  • İyi bir uyku beyin için olmazsa olmazdır.Çok uyuyorum diye üzülmeyin, Einstein'in günlük 10 saatten fazla uyuduğu bilinmekte.
  • Bol ve temiz birinci el oksijen çok önemlidir. Odanızın penceresini açarak kendinize bol bol oksijen ısmarlayın.
  • Farklı düşünme tarzları beyni geliştirir. Çocuklar ve hayvanlarla daha fazla vakit geçirin. Sizden farklı düşünen insanlarla konuşun.
  • Kullanılmayan organ körelir. Sürekli TV izleyerek beyninizi düşük seviyede çalıştırmayın. Beyninizin sınırlarını zorlamayan etkinlikler beyninizi geliştirmez.
  • Beyin 'garbage in garbage out' mekanizması ile çalışır. Yani bunun Türkçesi 'beyninize çöp girerse beyninizden çöp çıkar. Beyninize ne verirseniz beyniniz size onu verir. Bu yüzden kafa konforunuzu bozacak verileri beyninize almayın.
  • Beynin en tehlikeli yanı ters çaba kuralına göre çalıştığı anlardır. Başınıza gelmesinden en çok korktuğunuz şeye odaklanırsanız beyin onu size çeker. Bu yüzden hep başınıza gelmesini istediğiniz iyi şeylere odaklanın.
  • Beyin kas sistemi ile değil elektokimyasal reaksiyonlarla çalıştığı için fiziksel anlamda yorulmaz. beyni yoran en önemli şey monotonluktur. Hayatınızı ne kadar renklendirirseniz, beyni o kadar neşelendirirsiniz.
  • Ders çalışırken ilk öğrenilenler, son öğrenilenler ile aralarda geçip sık tekrarlananlar ve ilginç bulunanlar ne çok akılda kalanlardır. Bu yüzden dersleri kısa aralıklarla çalışmak oldukça akıllı bir harekettir. 
  • Beyin analizde tıkandığında örneklerle akıl yürütür. Sizde kararsız kaldığınız durumlarda varsayımsal akıl yürütebilirsiniz.
  • Beyninizin arama motorlarına sizi başarıya taşıyacak sorular sorun.
  • Kitap okumak güçlü bir beyin jimnastiğidir. Zihinsel adeleleri üst düzeyde çalıştırır.
  • Fiziksel zindelik zihinsel zindeliği de beraberinde getirir. Bu yüzden egzersiz ve spor yapmaya, yediklerinize dikkat edin.
Son olarak unutmayalım ki; beynimizi nasıl daha etkin kullanırız sorusuna cevap verecek olan yine beynimizdir...